Blog Arşivi
22 Ocak 2012 Pazar
20 Ocak 2012 Cuma
gestalt hakkında- nesneler eksik çizilse bile tam algılıyoruz
GESTALT KURAMI
20.yy başlarında sanat psikolojisi alanında çalışan bir grup alman bilim adamının ‘ sanat algısının en temel birimi f o r m dur’ önerisi hem sanat hem de psikoloji alanında bir dönüm noktası sayıldı Almanya’da Nazi baskısı ve yayınladıkları psikoloji dergisinin yasaklanması üzerine Amerika’ya göç eden bilim adamları orada algı konusunda üniversitelerde ders verdiler, yayınlarını sürdürdüler.
Gestalt, ‘ tasarlanmış parçaların oluşturduğu anlamlı bütünün duruşu ve işleyişi’ anlamında bir kavram. ‘Anlamın biçimi ‘ olarak kısaltanlar da var. Gestalt psikologları, algı sürecini anlamak için beynin duyu uyarılarını nasıl düzenlediğini araştırdılar. İnsanın biçim ve örüntü düzenleme yeteneğinden yola çıkarak beynin işlevlerini araştırdılar. Gestalt laboratuarlarında şaşırtıcı geometriye dayalı örüntüler yaratıldı. Kimileri görsel yanılsama örnekleri olan bu çalışmalar sayesinde beynin görsel uyarıları doğal olarak düzenleme yeteneği olduğu anlaşıldı. Hareket ederek , yön değiştirerek retinadaki imgenin değişmesine yol açılır, oysa nesneler gerçek boyutu, rengi, biçimi ile algılanır. Dünyamızı retinaya yansıyan biçimiyle görmek yerine gerçeği görsel belleğimizle düzene sokuyor, yeniden inşa ederek anlıyoruz.
ALGI ve DÜZEN
Bir futbol takımını, bir sanat eserini, bir elektrik sistemini Gestalt olarak nitelemek , bütünün özel bir işleyiş düzeni olduğunu vurgulamak anlamını taşıyor. Bütünlüğü olan bir eser kendi parçalarını oluşturur. Yaylı sazlar dörtlüsünü oluşturan dört çalgıcı bütünlüğü olan bir müzik gösterisi yaratır. Kimi zaman benzer, kimi zaman çelişen ruh halleri ifade eden melodilerin tekrarı, çeşitlemesi, birleşip ayrılması ile bütünlüğü olan dengeli bir müzik eseri oluşturur. Her çalgıcı ötekinden etkilenir, davranışı değişir. Bütünlüğü olan bir eser, parçalarının toplamından öte bir anlam taşır. Bir melodi, onu oluşturan notaların toplamından farklı bir değer taşır. Bir başka örnekle açmak gerekirse, heykelin bir parçası çıkarıldığında bütünün düzeni değişir.
Gestalt psikologları algılama sürecinde gerçekleşen düzenleme yeteneği üzerine yoğunlaştılar. Çevreden aldığımız duyumlar birbirinden kopuk, ilişkisiz olmasına rağmen birim ve nesneleri bütünlükleri içinde algılıyoruz. Bir melodi, notaların düzen içinde bir biriyle ilişkisi sonucu oluşan bir bütündür. Melodi farklı bir oktav ya da anahtardan çalınsa bile notalar arası ilişki sırası ve ritim düzeni değişmez , şarkıyı içerdiği düzen sayesinde tanırız.
GESTALT PSİKOLOJİSİ ve İLKELER
Gestalt kuramcıları sanat eserini görsel ve psikolojik deneyim olarak tanımladılar ve sanatı ‘ duyarlıkla düzenlenmiş bir bütün ‘ olarak ele aldılar. Sanat nesnesini algılama kişilik, uyarılma, düşünce, birikim ve belleğe bağlıdır. Algı sürecinde bu unsurlar sürekli iç içedir. Eser hakkında oluşan görüş sadece bakılan nesnenin özellikleriyle açıklanamaz kişinin beyninde olup bitenlere bağlıdır. Algı sürecinde duyuların kaydettiği uyarılar beyinde düzene sokulur. Sinirsel dürtülerimiz beyine ulaştığında ‘çekici" ya da ‘itici" olarak nitelenir, algı sistemi düzenleme yeteneği ile aldığı duyumlara anlam verir. Duyumlar algı ilkelerine göre kümelenir, düzene sokulur ve anlam kazanır.
Algıladığımız görsel nesne ve örüntüler, farklı biçim, doku, açık-koyu renkten ve birçok parçadan oluşur. Beyin, bu görüntüyü bir düzen içinde kümeler, anlam verir, nesne biçiminin dış çizgisini ve insan şeklini arka plandaki zeminden ayırarak anlar. Beynin işlevi çevreden aldığı duyumlara anlam vermektir.
ŞEKİL-ZEMİN İLİŞKİSİ
Algı sistemi, düzenleme yeteneğine bağlı olarak bakılacak olan nesne nedir, arka plan hangisidir ayırımını yapabiliyor. Gestalt psikologları vazo-profil deneyimi ile yaptıkları araştırma sonucu , şekil ve zemin, siyah ve beyaz, bir birinin yerini alabiliyor, yer değiştirebiliyor ancak görsel sistemimiz düzene alışık olduğundan , ikisini aynı anda görmez, bir nesneyi ötekinden ayıran çizgiyi , bir tek şekli ve zemini algılar. Beyin neye dikkat etmeli, neyi görmezden gelmeli ayırımını otomatik olarak yapar.
Şekil ve Zeminin ayırıcı özellikleri;
-Şekil , anlamı içerir,dikkat çekicidir, nesneye benzer , zeminin önünde yer alır
-Zemin,arka planda, anlam içermez, biçimi belirsizdir
-kenar çizgi , şekli zeminden ayırır, nesnenin şekline aittir.
Kamuflaj halinde şekil ve zemin belirsizliği yaşanır şekil ancak hareket ettiği takdirde fark edilir.
KÜME OLUŞTURMA İLKELERİ
Gestalt psikologlarına göre, algının düzenleme sisteminde parçalardan oluşan örüntüye anlam vermek için parçalar kümelenerek bütün oluşturulur.
İLKE TANIM ÖRNEK
1.Yakınlık Yakın unsurlar birim Yazılı sayfada harfler yan
olarak kümelenir yana yatay çizgi oluşturur
2.Benzerlik Benzer unsurlar kümelenir Normal yazı, kalın punto
ve anlaşılır ayrı kümelenir, anlaşılır
3.İyi devam Devam eden düz ve kavisli TV den prize giden teller
çizgiler birim olarak anlaşılır. İzlenir,anlaşılır.
4.Tamamlama Çember çiziminde bir boşluk Göz kalemin çizmediğini
tam şekil gibi algılanır tamamlar ve anlar
5.Ortak kader Aynı yönde hareket edenler Aynı yöne giden arabalar
bütün olarak algılanır. ile aksi yöne gidenler ayrı
kümelenir
candan erçetin şarkılarının gestalt terapi açısından değerlendirilmesi :)
ÖZET
Bu makalede Candan ERÇETİN’in farklı albümlerinden seçilmiş olan şarkı sözleri Gestalt Terapi’deki kavramlar açısından değerlendirilmiştir. Sanatçının seslendirdiği şarkıların sözleri aşk, yalnızlık, yaşam, ölüm gibi varoluşsal temalar içermektedir. Gestalt Terapi’de yaşantısal öğeler önemli bir yer tutmaktadır. Terapide duygular hakkında konuumak yerine onların şimdi ve burada yaşanılması vurgulanmaktadır. Yapılan değerlendirme sonucunda Candan Erçetin’in seslendirdiği şarkıların Gestalt Terapi açısından yorumlanmaya uygun olduğu gözlenmiştir.
İlhan YALÇIN, Nilüfer VOLTAN-ACAR
Candan Erçetin’in Seslendirdiği şarkıların Gestalt Terapi Açısından Değerlendirilmesi Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Dergisi 20: 01-10 (2006)
Bu makalede Candan ERÇETİN’in farklı albümlerinden seçilmiş olan şarkı sözleri Gestalt Terapi’deki kavramlar açısından değerlendirilmiştir. Sanatçının seslendirdiği şarkıların sözleri aşk, yalnızlık, yaşam, ölüm gibi varoluşsal temalar içermektedir. Gestalt Terapi’de yaşantısal öğeler önemli bir yer tutmaktadır. Terapide duygular hakkında konuumak yerine onların şimdi ve burada yaşanılması vurgulanmaktadır. Yapılan değerlendirme sonucunda Candan Erçetin’in seslendirdiği şarkıların Gestalt Terapi açısından yorumlanmaya uygun olduğu gözlenmiştir.
İlhan YALÇIN, Nilüfer VOLTAN-ACAR
Candan Erçetin’in Seslendirdiği şarkıların Gestalt Terapi Açısından Değerlendirilmesi Dokuz Eylül Üniversitesi Buca Eğitim Fakültesi Dergisi 20: 01-10 (2006)
Yansıtma yazılarım
Ders 18.10.11
Bu derste büyüme, olgunlaşma, öğrenme, güdülenme ve hazırbulunuşluluk gibi kavramları öğrendik. İçsel güdülenmenin önemi benim için ayrıca dikkat çekiciydi. Kaygı düzeyinin dengeli olması ve özbenliğin şişirilmemesi gerektiği de bu derste öğrendiklerimiz arasında.
Ders 25.10.11
Piaget, Bruner ve Vygotsky’nin bilişsel gelişim kuramı hakkında fikirlerini inceledik. Şema ve aktif yaşantının nasıl kazanıldığını öğrendik. Gelişim dönemlerini inceledik ve çocuklarda nesnenin devamlılığı benim açımdan çok ilgi çekiciydi. Çocukların paralel oyun oynadıkları ve animizm de diğer ilgi çekici konulardandı.
Ders 01.11.11
Bu derste ahlak gelişimini inceledik. Piaget ve Kohlberg’in ahlak gelişimi hakkındaki görüşlerini öğrenmekle birlikte özellikle Kohlberg’in kişilerin davranışlarını sıraya soktuğu ahlak düzeylerine ait dönemlerde kendime yer bulmak için oldukça çabaladım.
Ders 15.11.11
Kişilik gelişimi hakkında öğrendiklerimiz arasında Maslow’un “farklı düzeylerdeki –temel ihtiyaçlar karşılanmazlarsa ikinci düzeyde de ortaya çıkmaz” görüşü, insanın temelde iyi olduğuve kendini gerçekleştiren bireylerin özellikleri vardı. Bu ders içeriğinde C. Rogers’a göre de insan temelde iyi idi ve sağlıklı benlik tasarımı, koşulsuz olumlu kabul, empati ve saydamlık hakkında görüşlerine yer verildi. E.Erikson’a göre yaşamda kiritik dönemler atlatılamadığında çözülene kadar problem yaratmaya devam etmekte ve bu kişi çözümsüz sorunların çözümlenebileceğine dair umut vermekte.
Ders 22.11.11
Freud ve insanın doğası hakkında ortaya koyduğu topografik kişilik kuramına göre bilinç, bilinçaltı ve bilinçdışı kavramları önemli olup; İd, süperego ve ego kendi dengesini kurmakta. Egonun kaldırılamaz sorunlar karşısında denge bulmak için bulduğu savunma mekanizmaları oldukça ilginçti. Şahsen neden bu kadar hayal kurduğumu anladım...Psikoseksüel gelişim dönemleri ait kuram ilginç olmakla birlikte iyileştirmeye yönelik umutsuz oluşu sebebiyle eleştiriyi haketti bence.
Ders 29.11.11
Öğrenme psikolojisine ait kavramlar hakkında bilgi almakla birlikte öğrenmeyi etkileyen etmenleri inceledik. Klasik koşullanma, koşullanma süreci , bitişiklik, haber vericilik, genelleme, sönme ve kendiliğinde geri gelme gibi kavramlar arasında öğretilmiş çaresizlik en dikkatimi çeken konu oldu. Bunu aşmak için ardarda başarı hissetme gereksiniminin karşılanması bu sorunu aşmaya gerçekten yeter mi bilemiyorum…
Ders 06.12.11
Edim organizmanın kendiliğinden ortaya koyduğu davranışlardır, pekiştirmeler ise istenen davranışların sıklığını artırır. Olumlu ve olumsuz pekiştireçler hoşe giden ve gitmeyen şeylerin ortamdan uzaklaştırılması ile kullanılırlar ve ceza yöntemi aslında işe yarayan bir yöntem değildir. Ceza uygulanan kişi cesareti elverdiğinde istenmeyen davranışını tekrarlayabilir. Watson, öğrenmelerin gerçekleştirilmesinde çevresel faktörlerin önemini vurgulamaktadır. Guthrie ise en son yapılanın en sık yapılandan daha önemli olduğunu savunur. Bitişiklik önemlidir. Alışkanlıkların bırakılması hakkında eşik yöntemi ve bıktırma yöntemine yer verildi. Her iki yöntemi de uzman yardımı ile kullanan tanıdıklarımın anlattıkları anladıklarımı pekiştirdi.
Ders 13.12.11
Thurndike’ın öğrenmenin temelinde deneme ve yanılma olduğu hakkındaki ilkesini öğrendik. Hazırbulunuşluluk, uyarıcı ve tepki arasındaki bağın kullanıldıkça güçlendiği hakkındaki tekrar ve davranışların sonuçlarından etkilendiği etki kanunlarını öğrendik. Özyeterlik kavramını ilk açıklayan kişi olan Bandura’nın sosyal öğrenme kuramına göre temel faktör bireyin başklarını gözlemleyerek hareket etmesidir. Derste dikkatimi en çok çeken dizi ve filmlerde model alınan kişilerin kötü ve karizmatik sunuldukları ve bunun ne denli önemli olduğuydu. Dolaylı pekiştirme ve ceza da oldukça ilginçti.
Ders 20.12.11
Gestalt- içgörüsel öğrenme hakkındaki dersimizde öğrenmenin aniden gerçekleşebileceğini, kişinin ihtiyacı olan verilere sahip olması durumunda öğrenmenin ani ve kalıcı olabileceğini öğrendik. Buna göre öğrenmede bütünlük önemlidir. Davranış kişinin karşılaştığı durumu algılamasına ve durumu kendi amaçları arasında yorumlamasına bağlıdır. Öğrenme bu belirtilen algı ve yorumdaki değişmedir. Dehaların dinlenirken ortaya koyduklarını artık sinir bozucu bulmuyorum.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)